Kuran-ı Kerimde Rüya
Rüya kelimesi Kur'an'da altı yerde geçer. Bunların dördünde "rüya" anlamında "er-ru'yâ" şeklinde, birinde "benim rüyam" anlamında "ru'yâyî", diğerinde ise "senin rüyan" anlamında "ru'yâke" şeklinde yer alır. Kur'an'da ayrıca yine rüya anlamında ahlâm kelimesi de kullanılır. Ahlâm kelimesi Kur'an'da üç kez geçer ve bu yerlerin ikisinde rüya anlamındadır. Rüya ile ilişkili olarak Kur'an'da zikri geçen bir kelime de "menâm"dır. Esas itibariyle uyku yeri, göz gibi anlamlara gelen kelime, Kur'an'da iki yerde rüya anlamında kullanılmıştır. Kelimenin rüya anlamında kullanıldığını İbrahim'in gördüğü rüyanın anlatıldığı Kur'an'ın 37. suresi olan Sâffât suresindeki kullanımdan anlıyoruz. Adı geçen suresinin 102 ayetinde İbrahim'e, oğlunu rüyasında kesilmesinin emredildiği anlatılırken "menâm" kelimesi kullanılmış, aynı surenin 105. ayetinde ise, bunun için "ru'yâ" kelimesi kullanılmıştır. Bundan anlaşılıyor ki aynı olayı anlatmak üzere kullanılan "menâm" ve "ru'yâ" kelimeleriyle aynı şey kastedilmiştir. Kur'an'da başta Hz. İbrahim olmak üzere Hz. Yusuf, Hz. Muhammed ve diğer bazı peygamberlerin gördükleri rüyalardan bahsedilmektedir. Söz gelişi Hz. İbrahim, rüyasında oğlu İsmail'i boğazladığını; Hz. Yusuf, rüyasında onbir yıldız, güneş ve ayın kendisine secde ettiğini ve Hz. Muhammed de, rüyasında Mekke'yi fethettiğini görmüştür.
Peygamber olmayan bazı insanların rüyaları da Kur'an'da yer almaktadır. Hz. Yusuf ile birlikte hapiste bulunan arkadaşlarının rüyaları bu bağlamda zikredilebilir. İslam anlayışına göre Hz. Muhammed'e vahiy ilk olarak rüya şeklinde gelmeye başlamış ve her gördüğü rüya, ertesi gün aynen gerçekleşmiştir. Bu yüzden de rüya, peygamberliğin bir cüzü olarak değerlendirilir. Ayrıca İslam dininin en önemli sembollerinden biri olan ve günde beş kez minarelerden okunan ezan da, Hz. Muhammed'in bazı arkadaşlarının gördüğü rüya ile sabit olmuştur.
Bu başlıktaki diğer makaleler