Uykunun süresini, beynin alt merkezlerinde bulunan sinir hücrelerinin gönderdiği sinyaller belirliyor. Bu merkezlerin büyüklüğüyle uyku süresi uyum göstermiyor, hatta neredeyse ters orantılı. Oldukça büyük beyne sahip olan fillerde uyku süresi çok kısayken, uyku merkezleri çok küçük olan farelerde uyku süresi daha uzun sürüyor. Uykunun süresiyle işlevi arasındaki bağlantı ise tam olarak aydınlatılabilmiş değil.
Uykunun amacını anlamak için geliştirilen çalışma modelleri genellikle hayvanları uzun süreyle uykusuz bırakma prensibine dayanıyor. Uzun süre uykusuz kalan farelerde ciltte yaralar, vücut ısısında önce artış sonra düşüş, gıda tüketiminde artış ve sonunda ölüm görülüyor. Talamus ve hipotalamus bölgelerinde beyne verilen hasarlar da benzer bulgulara yol açıyor. Bu deneyler, uykunun bünye için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Uykunun önemli amaçlarından birinin enerji tasarrufu olduğu düşünülüyor. Bazı hayvanların kış uykusuna yatarak enerji tüketimini en aza indirmeleri gibi, insanlar da her gece uyuyarak enerji tasarrufu yapıyorlar. Hayvan türleri arasındaki uyku süresi farklılıkları, evrimsel gelişim içerisinde doğaya uyum değişikliklerinden kaynaklanıyor. Bu görüşe göre, yırtıcı hayvanların saldırılarına daha açık olan hayvanlar daha az uyuyor. Örneğin, vücut büyüklüğü nedeniyle saklanması daha zor olan fil gibi büyük havyalar eğer günün çoğunu uyuyarak geçirseydi büyük olasılıkla yırtıcıların saldırılarına daha çok maruz kalacaklardı. Diğer yandan, fare gibi, saklanması kolay olan küçük ve çevik hayvanlarsa daha çok uyuma lüksüne sahip. Kısaca, uyku süresini bir bakıma doğal şartlar belirliyor. Gıda alışkanlıkları da uyku sürelerini etkilemiş olabilir.
Daha düşük kalorili beslenen büyük otoburlar, bünyeleri için gerekli enerjiyi alabilmek için günün çoğunu yiyerek geçirmek zorunda kalıyor. Ancak, kaplan gibi daha kalorili ve proteinli beslenen etoburlarsa sürekli yemek zorunda değil ve uykuya daha çok zaman ayırabiliyorlar. Uykunun önemli amaçlarından birisinin enerji tasarrufu olduğunu düşündüren gözlemlerden birisi de yeni doğan bebeklerin çok uyumaları. Bebeklerin metabolizmaları çok hızlı ve büyümek için gereken enerjiyi sağlayabilmek amacıyla günün çoğunu uyuyarak geçiriyorlar. Metabolizma hızıyla uyku süreleri arasında bağlantı bulunuyor. Metabolik hızı yüksek olan küçük hayvanlarda uyku süresi de uzun oluyor. Metabolik hızı düşük olan büyük hayvanlarsa daha az uyuyor. Bu gözlemler, uykunun metabolizmayı düzenleyici etkisi olduğunu gösteriyor. Metabolizma hızının yüksek olduğu durumlarda, metabolizmanın yan ürünü olarak hücreler tarafından fazla miktarda serbest oksijen radikalleri sentezleniyor. Hücre içerisinde serbest oksijen radikallerinin birikmesi hücrelerin ölümüne yol açıyor ve yaşlanmayı hızlandırıyor.
Uykunun önemli amaçlarından birisinin de, metabolizma hızını yavaşlatarak serbest oksijen radikallerinin birikmesi önlemek olduğu düşünülüyor. Uyku sırasında, hücrelerde biriken serbest oksijen radikalleri azalarak hücre hasarı azaltılıyor. Uykuda, bazı hücrelerde protein sentezi artarak gün içerisinde meydana gelen hasarlar tamir ediliyor. Böylece, uyku sırasında vücut bakıma alınmış oluyor ve bir sonraki günün yoğun metabolik faaliyetine hazırlık yapılıyor. Son yıllarda yapılan çalışmalar uykunun bir diğer faydasını da gösterdi. Özelikle yavaş dalgaları n görüldüğü NREM uykusu sırasında protein sentezi artıyor ve sinir sisteminin bazı bölgelerinde yeni sinir hücreleri oluşuyor. Kokulama hücrelerinde, beynin iç boşluklarında ve duygu merkezi olarak kabul edilen hipokampusda 3-4 hafta içerisinde yeni sinir hücreleri oluşuyor. Sinir hücresi üretimi düzenli egzersizle artıyor ve stresle azalıyor.
Uyku yoksunluğunda da yeni sinir hücresi oluşumu azalıyor. Kısaca, uyku, beyin hücrelerinin yenilenmesine olumlu katkıda bulunuyor.
Tüm Makaleleri Gör |