Peygamberimizin Sahabelerin rüyalarını yorumlaması
Hz. Peygamber, sahabelere gördüğü rüyaları anlatır; sahabelerin de gördükleri rüyaları anlatmasını ister ve bunları (sahabilerin anlattığı rüyaları) yorumlardı. Bir çok sahabi de, gördüğü rüyayı, Hz. Peygamber (as)’e yorumlatırdı.
1. Abdullah b. Zeyd’in rüyasını yorumlaması
Abdullah b. Zeyd, anlatıyor: Rasulüllah (as), halkı namaza toplamak için bir çan yapılmasını emrettiği zaman ; ben uyurken yanıma bir adam geldi. Elinde bir çan vardı. Ben,
— Ey Allah’ın kulu! Bu çanı bana satar mısın? dedim. Adam:
— Peki âlâ, ama bunu ne yapacaksın? diye sordu. Ben,
— Bununla insanları namaza çağıracağım, dedim. Bana:
— Sana bu iş için daha hayırlı bir şey göstereyim mi? dedi. Ben de ona,
— Elbette! Dedim.
— Öyleyse şunu söyle, diyerek bana öğretti. (“Ezanın lafızlarını” öğretti.)
- الله أكبر (4 defa), أشهد أن لا إله إلا الله (2 defa), أشهد أن محمدا رسول الله (2 defa)….
Abdullah b. Zeyd, devamında dedi ki: (Rüyamdaki bu zat) Benden biraz uzaklaştı, sonra tekrar söze başlayıp,
- Sonra namaz kılacağın vakit şunu söylüyorsun, dedi ve kamet lafızlarını öğretti.
Sabah olunca heyecanla Rasulüllah’a gelerek (rüyamda) gördüklerimi anlattım. Bana: “İnşallah bu, Hak bir rüyadır. Kalk, rüyada görmüş olduğu Bilal’e öğret. O, bunları söyleyerek ezan okusun. Zira O’nun sesi, daha gürdür” buyurdu. Ben de Bilalle beraber kalktım. O’na teker teker arz ettim. O, bunları yüksek sesle söyleyerek; ezan okumaya başladı. Bunu evinde olan Ömer b. el-Hattâb işitmişti. Hemen koşarak geldi ve Ey Allah’ın Rasulü!, diyerek; Seni hak ile gönderen Allah’a yemin ederim ki; O’nun gördüğünün aynısını ben de gördüm, dedi. Bunu işiten Rasulüllah (as): “Elhamdülillah! Şimdi bu rüya, daha sağlam oldu.” buyurdu.
Diğer bir rivayette de şöyle bir ziyade vardır: (Bilal ezanı okuyup sıra ikâmete gelince) Abdullah: O’nu ben gördüm; ben okumak isterim, dedi. Rasulüllah: “Öyleyse sen de İkamet getir!” buyurdu.
Ebû Umeyr b. Enes, Ensâr’dan olan amcasından naklen anlatıyor:
Rasulüllah (as), halkı namaza toplama meselesine eğildi. Kendisine, namaz vakti gelince bir bayrak dik, onu görünce halk, birbirine haber verir, denildi. Bu, Hz. Peygamber’in hoşuna gitmedi. Bunun üzerine O’na boynuz hatırlatıldı. Bu, Yahudilerin borazanı idi. Bu, Peygamber (as)’in hoşuna gitmedi ve “Bu, Yahudi işidir” dedi. Bunun üzerine çan hatırlatıldı. Efendimiz: “Bu, Hristiyanların işidir” dedi. Bu konuşmalardan sonra Abdullah b. Zeyd el-Ensârî’ye rüyasında ezan gösterildi .
2. Abdullah b. Ömer’in rüyasını yorumlaması
İbn-i Ömer (ra), şöyle demiştir: Rasullülah (as) zamanında sahabilerden bazıları rüya görürlerdi de; bu rüyalarını Rasulüllah (as)’a anlatırlardı. Rasulüllah (as) da, o rüyalar hakkında Allah’ın dilediği tabirleri söylerdi. Ben, o sırada yaşı küçük bir çocuk idim. Evlenmeden önce mescide barınıyordum. Kendi kendime, eğer sende bir hayır varsa, bu adamların gördüğü gibi rüya görürsün! dedim ve nihayet bir gece; Allah’ım! Eğer bende bir hayır görüyorsan, bana bir rüya göster, diye dua ettim.
Ben uyumakta iken birden yanıma iki melek geldi. Onlardan her birinin elinde demirden yapılmış, ucu çengelli birer sopa vardı. Onlar, beni cehenneme doğru götürüyorlardı. Onların ikisinin aralarında olduğum halde:
Ey Allah’ım! Cehennem’den sana sığınırım, diye dua ediyordum. Sonra bana şu gösterildi: Beni elinde demirden yapılmış çengelli bir sopası olan bir melek karşıladı ve bana:
—Asla korkmayasın; sen, güzel bir adamsın; bir de namazını çoğaltsan, dedi.
Akabinde beni götürdüler ve nihayet cehennemin kenarında durdurdular. Bir de baktım ki; cehennem, kuyu duvarı gibi örülmüştü. O’nun örülü kuyunun yanları gibi bir çok çıkıntılı yanları vardı. Ben, cehennem içinde başları aşağı olmak üzere; zincirlere asılmış bir takım insanlar gördüm. Onun içinde Kureyş’ten tanıdığım bir çok insan vardı.
Akabinde melekler beni sağ taraftan götürdüler. Ben (uyandıktan sonra) bu rüyamı, kız kardeşim Hafsa’ya anlattım. Hafsa da bunu, Rasulüllah’a arz etti. Bunun üzerine Rasulüllah (as):
“Abdullah, iyi bir adamdır (Bir de gece namazını kılmayı âdet edinse)” buyurmuştur. Râvi Nâfi‘, İbn-i Ömer, bundan sonra gece namazını çok kılmaya başladı, dedi .
Hz. Peygamber, Abdullah’ın rüyasını iyiye yormuştur. Çünkü Abdullah öne ateş getirildiği halde kendisine “niçin korkuyorsun? Korkma!” denilerek teselli edilmiş ve ateşe atılmaktan korunmuştur. Bu, O’nun sâlih oluşuna delildir. Kusuru, gece namazı kılmaması idi. Böylece bu rüya, ona tenbih ve uyarı oldu. Bu sayede o, gece namazını; ateşten ve ateşe yaklaşmaktan koruyan belli başlı ibadetlerden olduğunu anladığı için Abdullah (ra), ölünceye kadar gece namazını terk etmemiştir .
İbn-i Ömer şöyle anlatır: Ben rüyamda gördüm ki, sanki elimde ipekten bir kumaş parçası vardı. Bununla cennette hangi tarafa doğru işaret etsem; muhakkak o, beni oraya doğru uçuruyordu. Bu rüyamı Hafsa’ya anlattım. Hafsa da bunu Hz. Peygamber (as)’e arz etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (as) :
“Şüphesiz, bu kardeşin ne iyi bir adamdır.” buyurdu .
3. Abdullah b. Selâm’ın rüyasını yorumlaması
Abdullah b. Selâm, şöyle demiştir: Ben, rüyamda kendimi sanki bir bahçe içinde gördüm. Bahçenin arkasında sanki bir direk vardı. Bu direğin en yüksek yerinde de tutunacak bir kulp; bir çember vardı. Bana,
— Haydi! Direğe çık, denildi.
— Gücüm yetmez, dedim ve oradaki kulpa sımsıkı yapıştım. Neticede o kulpa sımsıkı yapışır vaziyette iken uyandım.
Akabinde bu rüyamı Peygamber (as)’e anlattım. Rasulüllah (as):
“Gördüğün bu bahçe, İslam bahçesidir. O direk de, İslam direği olan tevhittir. O kulp da, çok sağlam olan İslam kulpudur. Sen, ölünceye kadar, İslam kulpuna yapışacak, yaşayacaksın.” buyurdu .
4. Ümmü’l-Ala’nın rüyasını yorumlaması
Ensâr kadınlarından olan Ümmü’l-Ala (r. anha), Muhacirler Medine’ye hicret ettiklerinde; Muhacirleri kur’a ile aralarında taksim ettiklerini söyledi ve şöyle devam etti: Bizim ailemizin payına Osman b. Mazun düşmüştü. Biz, Osman’ı evlerimizde misafir ettik. Fakat Osman’ bir müdet sonra ölümcül bir hastalık yakaladı. Vefat edince yıkandı ve kendi elbisesi içinde kefenlendi. Sonra Rasulüllah (as), cenazenin yanına geldi. O sıra ben (cenazeyi tezkiye ederek), Ey Ebâ’s-Saîb! Allah’ın rahmeti senin üzerine olsun. Benim şahadetim şudur ki, Allah Teâlâ muhakkak sana ikrâm etmiştir, dedim. Bunun üzerine Rasulüllah:
“Allah Teâlânın bu ölüye ikram ve inayet buyurduğunu sana bildiren nedir?” buyurdu. Bende O’na,
- Ey Allah Rasulü! Babam sana feda olsun. Allah (bu imanlı kuluna ikram etmez de) kemi ikram eder?, dedim.
Bu defa da Rasulüllah (as): “Osman b. Mazun gelince, yemin ederim ki O’na ölüm gelmiştir ve yine yemin ederim ki ben, Allah’ın Rasulü olduğum halde bana nasıl muamele edileceğini bilemem!” buyurdu. Bunun üzerine Ümmü’l-Ala dedi ki,
— Vallahi, bundan sonra ben, kimseyi tezkiye etmeye cesaret edemiyorum, demiştir.
Buhârî, hadisin devamında şu rivayeti getirmiştir: Rasulüllah (as):
“Ben Osman b. Mazun’a da ne yapılacağını bilemem!” buyurdu. Ümmü’l-Ala (r. anha),
- Rasulüllah’ın bu sözü beni kederlendirdi ve akabinde uyudum. Rüyamda Osman’a ait, akmakta olan bir pınar gördüm. Uyanınca bu rüyayı Rasulüllah’a haber verdim. Rasulüllah:
“ Senin Osman için gördüğün akar pınar (O’nun sevb getiren) O’nun amelidir.” buyurdu .
5. Ümmü’l-Fadl (Lübâbe binti el-Hâris)’in rüyasını yorumlaması
Ümmü’l-Fadl (r. anha)’dan rivayet edildiğine göre kendisi,
— Ey Allah’ın Rasulü! Ben rüyamda gördüm ki; sanki senin uzuvlarından bir uzuv (organ), benim evimde idi, dedi. Rasul-i Ekrem (as) O’na:
“”Bir hayır gördün. (Kızım) Fâtıma bir oğlan çocuğu doğurur. Sen de onu emzirirsin” buyurdu. Sonra Fâtıma, Hasan ve Hüseyin’i doğurdu. Ümmü’l-Fadl da (bebeği) Kusem’in sütü ile O’nu emzirdi .
Ümmü’l-Fadl Lübâbe binti el-Hâris (r. anha), Hz. Abbas (ra)’ın zevcesi idi. Aynı zamanda Peygamber (as)’in zevcesi Meymûne binti el-Hâris’in kız kardeşi idi. Hz. Peygamber’in yengesi ve baldızı durumunda idi .
6. Bir a‘râbî’nin rüyasını yorumlaması
Câbir (ra)’den gelen bir rivayette Câbir (ra), dedi ki: Bir a‘râbî, Hz. Peygamber’e geldi ve
— Ey Allah’ın Rasulü! Ben uykuda gördüm ki; sanki başım vurulup yuvarlandı; ben arkasından seyrettim, dedi. Rasulüllah (as), a‘râbîye:
“ Uyku içinde şeytanın seninle oynamasını insanlara söyleme” buyurdu. Câbir dedi ki; bundan sonra Rasulüllah (as), oradakilere hitab ederek; şöyle buyurdular:
“Sakın sizin hiçbiriniz, uykusunda şeytanın kendisi ile oynamasını söyleyip; anlatmasın.”
7. Bir adamın terazi ile ilgili rüyasını yorumlaması
Ebû Bekre (ra)’den rivayet edilmiştir: Rasulüllah (as) birgün:
“İçinizden rüya gören var mı?” diye sordu. Adamın biri,
— Ben gördüm, dedi ve devamla, sanki bir terazi gökten indi. Sen ve Ebubekir tartıldınız ve sen, Ebubekir’den ağır geldin. Sonra Ebubekir ve Ömer tartıldı ve Ebubekir ağır geldi. Sonra Ömer ve Osman tartıldı ve Ömer ağır geldi. Sonra terazi kaldırıldı, dedi. Bunun üzerine Rasulüllah (as)’ın yüzünde hoşnutsuzluk eseri gördük .
Hz. Ömer’in tartılmasından sonra terazinin kaldırılması; Hz. Ömer’in devrini müteakip fitnelerin baş göstereceğine işaret sayılmış ve bu rüya, Hz. Peygamber (as)’in hoşnutsuzluğuna sebep olmuştur.
8. Kadir gecesi ile ilgili sahabe rüyalarını yorumlaması
Abdullah b. Ömer’den rivayet edildiğine göre o, şöyle dedi: Bir takım insanlara, Kadir gecesi rüyalarında, Ramazan’ın son yedi günü içerisinde gösterildi. Bunun üzerine Peygamber (as) :
“Sizler, Kadir gecesinin Ramazan’ın son yedi günü içerisinde araştırınız” buyurdu .
Yedi, O’nun içine dâhildir. Bir topluluk, Kadir gecesini Ramazan’ın son on gecesi içinde görünce; diğerleri de onu son yedi gecesi içerisinde görünce, sanki bunların hepsi yedi üzerinde birleşmiş oldular. Bunun üzerine Peygamber (as) :
“Kadir gecesinin Ramazan’ın son yedi günü içerisinde araştırınız” buyurdu.
Bu rivayeti tamamlayıcı olarak Abdullah b. Ömer’in diğer rivayeti de şöyledir: Rasulüllah (as), ashabına:
“Ben sizin rüyalarınızı son yedi gün içerisinde uyuşmuş (uzlaşmış) görüyorum. Kim Kadir gecesini araştırırsa, son yedi içerisinde araştırsın” buyurdu .
9. Abbas b.Abdülmuttalib’in rüyasını yorumlaması
Abbas b. Abdülmuttalib (ra)’den rivayet edildiğine göre o, şöyle dedi: Bir gece rüyamda güneş, sağlam bir ip (urgan) göğe (yukarıya) doğru yükseliyordu. O, bu rüyasını Hz. Peygamber (as)’e anlattı. Hz. Peygamber de, kendini kastederek şöyle buyurdu:
“(Rüyanda göge doğru yükselen bu kişi) Kardeşinin oğludur.”
Hz. Peygamber (as), güneşi kendisi; güneşin yükselişini Peygamberliği ve İslam dini, ipi de vahiy; yani Kur'ân olarak yorumlamıştır.
Bu başlıktaki diğer makaleler