İnsanoğlu, tarih boyunca rüyayı ve rüyanın mahiyetini merak etmiş; onu yorumlamaya ve anlamaya çalışmıştır. İnsanların bu merakı, edebî ürünlere de yansımıştır. İnsanlık tarihi boyunca bütün dünyada pek çok bilinmeyenin anahtarı, insanın ve geleceğinin habercisi olarak zaman zaman korkulan, zaman zaman hayranlık duyulan rüyalar, edebi eserlerin pek çoğuna konu olmuş, bu eserlere farklı yankılar meydana getirmiştir.
Rüya, ilkel dönemlerden kalma anlatıların ayrılmaz bir parçası gibidir ve hepsinde olmasa bile, pek çok topluma ait anlatıda rüyanın motif olarak kullanılmıştır. Bunun en büyük nedeni şüphesiz ki, rüyaların ilkçağlardan beri, hayatta meydana gelecek olayların birer işareti olduğu inanışının yaygın olmasıdır. Bu inanışı, ilkçağlarda yaşamış pek çok millete ve medeniyete ait anlatılarda görmek mümkündür.
İlkçağlarda yaşayan milletlerin mitolojik anlatıları ve bütünüyle mitolojik olarak kabul edilmese de içerisinde pek çok mitolojik unsur ihtiva eden diğer destan ve anlatılarında rüyanın yeri ve rüya kavramının ele alınış şekli birbirine çok benzer şekildedir.
Bu anlatılarda, rüyayı, bazen anlatının kahramanı, bazen de kahramanın güvendiği, sevdiği saydığı bir kişi görür. Rüyalar özel yorumcular tarafından yorumlanır ve kahraman hareket tarzını bu yorumlara göre belirler.
Rüya görme olayı bazen kahramanın istemi dışında, bazen de kahramanın ne yapması gerektiği konusunda dualar edip, kurbanlar kesmesi sonucu gerçekleşir. Rüya, bazen kahramanın kendisi, bazen kendisine yakın bir kişi, bazen de hikmet sahibi rüya tabircileri tarafından yorumlanır. Rüyanın yorumlanması sonucunda eğer kahraman için olumsuz bir durum söz konusu ise bu olumsuzluğun gerçekleşmemesi için her türlü tedbir alınmaya çalışılır. Ancak alınan tedbirler faydalı olmaz. Rüyanın yorumları olumlu ise mutlaka kahramanın geleceğe yönelik bir takım atılımlarda bulunması gerekir.
Rüyalarda nadiren de olsa geçmişe ait bilgiler verilir. Ancak ilkellere ait anlatılarda rüyaların en dikkat çekici fonksiyonel özelliği, geleceğe dair bilgiler vermesidir.
İlkellere ait anlatılarda rüya, çok önemli ve işlevsel bir görev üstlenir. Kimi zaman olayların başlangıcında, kimi zaman da olayların gelişimi sırasında kendini gösterir ve tamamıyla olayların akışına, gelişimine ve sonucuna tesir eder. Bunda en büyük etken rüyaların geçmişin veya geleceğin habercisi olarak görülmesi ve kutsallık arz etmesidir.
Örneğin, Babilliler ve Asurlularda, ölü ruhlarının kötü tesirlerinden kurtulmak için Babil rüya tanrıçası Mamu’dan yardım istenirdi. Yine Mısırlılar diğer pek çok toplumda olduğu gibi rüyaların tanrılar tarafından kendilerine gösterildiklerine ve ilahi mesajlar taşıdıklarına inanmaktadırlar. Hindistan’da gecenin farklı dönemlerinde görülen rüyalarda işaret edilen olayların ne zaman gerçekleşeceğine dair uyarı olduğu kabul edilirdi.
Bu bölüm Dr. Muhammet Kuzubaş’ın “İlkellere ait anlatılarda rüya motifi” isimli çalışmasından alıntıdır.
Tam metne buradan ulaşılabilir.
Tüm Makaleleri Gör |