Toplumda en sık görülen uyku bozukluğu insomnia, yani uykusuzluk.
Uykusuzluk, toplam uyuma süresinin az olması değil. Yani, 5 saat uyuyup, uyku ihtiyacını alan bir kişide uykusuzluk sorunu olduğu söylenemez. Esas olarak yeterli ve kaliteli uykunun alınamamasına insomnia deniliyor. Uykusuzluk sorununun temelinde bazı hastalıklar ya da psikolojik sorunlar olmasına karşın, çoğunlukla altta yatan hiçbir neden tespit edilemiyor. Uykusuzluk, tedavi edilmediğinde depresyon ya da uyuşturucu madde bağımlılığı gibi sorunlara bile yol açabiliyor. Bu ilişki tam tersine de işleyebiliyor, yani depresyon uykusuzluğa neden olabiliyor. İnsomnia hastalığı olan kişiler, gece az ya da hiç uymamalarına karşın gündüz uyku ihtiyacı olmuyor.
Bu kişilerin metabolik hızı diğerlerine göre daha yüksek. Vücutta çeşitli metabolik olayları kontrol eden, strese karşı vücudu koruyan ACTH ve kortisol gibi hormonlar bu kişilerde daha fazla salgılanıyor. İnsomnianın tedavisinde, depresyonda kullanılan anti-depresan ilaçlardan yararlanılıyor. Depresyona bağlı olmayan uykusuzlukta bile oldukça etkili olan bu tedavinin mekanizması bilinmiyor. Üç hafta ya da daha uzun süreyle kullanılan benzodiazepin grubu ilaçlardan oldukça yarar sağlanılıyor. Son yıllarda, insomnia tedavisinde melatonin benzeri ajanlar üzerinde çalışılıyor. Melatonin, beyindeki pineal bez tarafından salgılanıyor. Bu hormonun salgılanmasındaki en önemli etken, havanı n kararması. Gerek gece, gerekse gündüz etkin olan hayvanlarda bu hormon geceleri salgılanıyor. Melatonin hormonunun uyku üzerindeki etkileri tam olarak bilinmiyor. İleri yaşta görülen uykusuzluk sorunu olan ve melatonin düzeyleri düşük olan kişilerde bu hormonun verilmesi uykuyu artırıyor. İnsomnia hastalığı olan kişilerde bu hormona benzer yapıda ilaçları n kullanımı üzerinde çalışmalar devam ediyor.
Şiddetli uykusuzluk sorununun en sık görülen nedenlerinden biri de ağrılı ayak sendromu (restless leg syndrome). Toplumun %510unu etkileyen bu durum, ayakta tarif edilemeyen ve rahatsızlık veren bir hisse yol açıyor. Genellikle geceleri uykuya dalarken ve bacaklar hareketsizken başlayan bu rahatsızlık, ayaklarda uyuşma, karıncalanma ve ağrı gibi değişik şikayetlere neden oluyor. Bu şikâyetler ayağın kımıldatılması, ovuşturulması ya da yürümekle geçse de kişinin yatıp hareketsiz kalmasıyla tekrar başlıyor.
Ayaktaki bu tarifi zor rahatsızlık hissi genellikle her gece aynı saatlerde, 12 ile 04 arasında görülüyor. Bu hastalık, hamilelerde, demir eksikliğine bağlı kansızlık durumunda ve diyaliz yapılan böbrek hastalarında daha sık görülüyor. Bazı araştırmacılara göre, hastalığın temelinde, sinir sistemi demir metabolizmasındaki bozukluk yatıyor. İleri teknoloji görüntüleme yöntemleri, bacaklarda meydana gelen bu rahatsızlıkların, talamus ve beyin sapından köken aldığını düşündürüyor. Pozitron emisyon tomografisiyle yapılan çalışmalar, beynin bazı merkezlerinde, mesajcı moleküllerden biri olan dopaminin azaldığını gösteriyor. Hastalığın tedavisinde dopamin içeren Parkinson ilaçları oldukça etkili. Bunların yanı sıra, benzodiazepin grubu ve epilepsi için kullanılan ilaçlar da ağrılı ayak sendromu tedavisinde kullanılıyor. Beynin demir metabolizması ve dopamin bağlantılarının ortaya konulmasıyla bu hastalığın kökeni daha iyi anlaşılacak ve önemli bir sağlık sorunu olan uykusuzluğa etkin çözümler bulunacak.
Tüm Makaleleri Gör |