Son grup uyku bozukluğuysa uyku ritim düzensizliğ i. Bu kişilerde, uykunun 24 saatlik normal düzeni, yani biyolojik uyku saati bozuluyor. Uyku düzeni, tüm hayvanlarda gece-gündüz farkından etkileniyor. İnsanlar her 24 saatte bir uykuya dalıyor ve ortalama 7,5 saat uyuyorlar. Genellikle her gün aynı saatte uyuyup aynı saatte uyanıyoruz. Uyku düzenindeki bozukluklarda, istenilen saatte uyumak mümkün olmuyor. Bu kişilerin, gece uyumaları gereken saat yerine sabaha karşı ya da gündüz saatlerinde uykusu geliyor. Ancak bir kez uykuya daldıktan sonra, uykunun kalitesinde ve süresinde sorun yaşanmıyor. Uyku düzeni bozukluğu, kişinin biyolojik ritmiyle çevresel koşullar arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanıyor. Uyku düzenini doğal olarak bozan bazı durumlar var.
Örneğin saatlerin ileri ya da geri alınması, bir süre için kişinin uyku düzenini bozarak, uykusunun daha geç ya da erken gelmesine neden oluyor. Okyanusaşırı yolculuklarda da, ülkeler arasındaki saat farkı nedeniyle uyku düzeni bozuluyor. Jet-lag denen bu durumda, kişinin uyuması gereken saatte uykusu gelmiyor. Örneğin, ülkemizden 4 saat geride olan bir ülkeden gelen bir kişi, o ülkede genellikle gece 11de uyuyorsa, Türkiyede saat 03ten önce uykusu gelmeyebilir. Bu durum genellikle bir hafta içinde düzeliyor ve kişinin uyku düzeni bulunduğu ülkeye uyum sağlıyor.
Çeşitli psikiyatrik hastalıklar, uyuşturucu madde bağımlılığı ve uzun süreli uykusuzluk durumları da, uyku düzensizliğine neden olabiliyor. Uyku düzeni bozukluğunun, teşhis edildikten sonra derhal tedavi edilmesi gerekiyor. Tedavide iki yöntem uygulanıyor. Bunlardan ilki olan kronoterapi de, kişi için ilk olarak ideal bir uyku saati belirleniyor. Kişi, her gün bu saate daha yakı n bir zamanda uyumak için gayret ediyor. Bu yöntemde, gündüz saat 2de uykusu gelen kişinin uyku saati, ilk gün 4e, daha sonraki gün 6ya kadar uyanık kalması sağlanarak, dereceli biçimde erteleniyor. Gün içinde uyumaya alışık kişilerin, uyku saatini geceye çekmesi, bu yöntemle en az bir hafta gerektiriyor. Diğer bir tedavi yöntemiyse fototerapi. Bu yöntem, uyku düzeninin ışık ve karanlıktan etkilenmesi ilkesine dayanıyor. Kişinin uykusu geldiğinde 2500 lux şiddetinde ışık uygulanarak uyku düzeni değiştiriliyor. Hedeflenen uyku saatine ulaşılana kadar bu yöntem uygulanıyor. Bu yöntemlerin etkinliğinin artırılması için halen yoğun araştırmalar devam ediyor.
Uyku ritmindeki bozukluğun diğer bir çeşidi de geç yatıp geç kalkmak. Bu kişiler hedefledikleri ideal saatte uykuya dalamıyorlar. Genellikle gece yarısından sonra uyuyabiliyor ve sabah da geç kalkıyorlar. Bu, en sık görülen uyku düzensizliği türü. Genellikle gece hayatına aşırı düşkün kişilerde görülüyor. Gece geç yatmaya bağlı olarak sabah işe ya da okula geç kalmak, bu kişilerin karşılaştıkları en önemli sosyal sorun.
Tedavide temel olan nokta, yaşam tarzını değiştirmek. Buna ek olarak kronove fototerapi uygulamak gerekiyor. Hedeflenen uyku düzenine ulaştıktan sonra, bunu koruyabilmek için tedavinin uzun süre devam etmesi gerekiyor. Geç yatıp geç kalkanların tam tersine, bazıları da uyumaları gereken saatten önce yatıp, erkenden uyanıyorlar. Bu kişiler genellikle akşamüstü, daha hava tam olarak kararmadan bile uyuyakalıp, sabah gün doğmadan uyanıyorlar. Gece yapılması gereken işleri yapamıyor ya da iş sonrası sosyal etkinliklere katılamıyorlar. Bu tür uyku düzeni bozukluklarında fototerapi uygulanıyor. Akşamüstü, kişinin uykusunun geldiği saatte yüksek şiddette ışık uygulanarak uykunun kaçması sağlanıyor. Tedavi, hedeflenen uyku saatine ulaşılıncaya kadar devam ediyor.
Uyku ritim bozuklukları oldukça sık görülmesine karşın, kişiler tarafından bir hastalık olarak düşünülmüyor ve önemsenmiyor. Yalnızca bir uyku alışkanlığı olarak görülen bu durumun, ciddi ancak tedavi edilebilir bir uyku sorunu olduğu birçok kişi tarafından bilinmediği için tıbbi yardı m arayışına gidilmiyor. Şunu unutmamak gerekiyor ki uyku, beden ve ruh sağlığı için çok önemli. Beynin bu işlevindeki her türlü bozukluk ya da düzensizliğin önemsenmesi ve konunun uzmanı olan hekimlere müracaat edilmesi gerekiyor. Uyku bozukluklarının uzun süre devam etmesi, önemli nörolojik hastalıkların belirtisi olabileceği gibi, tedavi edilmediğinde önemli bedensel ve ruhsal hastalıklara da yol açabiliyor.
Tüm Makaleleri Gör |